20 Aralık 2010 Pazartesi

Sıdkım Sıyrıldı...

Cumartesi  akşamı sevgili kardeşimin "sabah sınav yerine 2 saat önce mi gideceksin! bir pazarım var"  serzenişlerine iyi o zaman 1 saat kala çıkarız deyip yattım.Sabahın 5 'inde daha güneş bile doğmamışken ben uyandım.Ya uyumak istiyorum:((((

Sağa dön, sola dön,  saat 6 oldu.2 saat daha uyumak için bütün debelenmelerim sonuçsuz kaldı.Yatakta dönmekten yorgun düşmüş vaziyette 8.05 de kalktım.Yemekle aramanın hiç olmamasından dolayı deliren mideme, reçelli küçük bir parça ekmek göndererek susturdum.8.30 gibi evden çıktık.Pazar sabahı trafik biraz yoğundu ama endişe etmiyordum.Ders çalışmaktan bitap düşmediğime,  son 1 aydır tek bir soru bile çözmediğime göre neden endişe edecektim ki...

Okulun tahmini yerine yaklaştığımızda trafik artık kilitlenmişti.Ota boka google earthe bakan ben, sınav yerime bakmaya bile gerek görmemiştim.Tıkanan trafikte dolmuştan inen,arabadan fırlayanlardan dolayı birden panik oldum.Arabadan inip yürümeye karar verdim.25 dk kalmıştı sadece.Bir sorun vardı!Ben okulun nerde olduğunu bile bilmiyordum.Olması gereken yere doğru hızlı adımlarla gittim.Broşür dağıtanlar daha çok yol yürümem gerektiğini söyleyince kafamdan aşağı kaynar sular döküldü.Trafik kilitlenmiş, zaten ilerlemiyordu,koşmaktan başka çarem yoktu.Hızlıca koşmaya başladım.Ana yola çıktığımda hemen kenarda bekleyen taksiye koştum ama şerefsiz adam; yol zaten tıkalı yürüsen yetişirsin dedi.Mevlana bulvari açıktı ve ilk gördüğüm dolmuşa bindim.2 dk sonra dolmuştan inerken şöferin daha yürümem gerektiğini söyleydiği anda artık kulaklarımdan dumanlar çıkmaya başlamıştı.Türkeşin mezarının yanından  yukarı doğru koşuyordum.Tıpkı finale doğru koşan bir atlet gibi dersem yalan olur...Sürünerek:)))Okulun tabelasını gördüm ama lanet okul ortalarda yoktuı:(((

Takatim kalmadığını anladığımda o yola giren ilk arabanın önüne atladım.Kaderin pis pençelerini üzerimde hissederken şans birazcık bana gülmüş kaderim mola verip yakamı bırakıvermişti.Meçhul adam da okula gidiyormuş.Koşmaktan yorulmuş, kalbimin yerinden fırlayacakmış gibi attığı o andan tek düşündüğüm sınava girebilmekti:))Okula gelince derin bir soluk alıp arabayı park etmesini bile beklemeden teşekkür edip kaçtım.B bloğa doğru koşmaya başladım.Saatimde yok.ÖSYM göre potansiyel suçlu olduğumuzdan ne  saatim, ne çüzdanım, ne çantam, nede telefonum var.Kapıdaki görevliden 5 dk kaldığını öğrenince kantinden top kek almaya gittim.Suyuda ösym verecekti dışardan yiyecek içecek getirmek yasaktı.O sebeple suyu almadan, top keki  kocaman lokmalarla çiğnemeden resmen yutarak,  hızla yukarı çıktım...



Sıraya oturdumda kalem, silgi, şeker vardı  su yoktu:((Ya ben koşmaktan yorulmuş ve  su içmek istiyordum...Görevli 2 dk kaldığını söyleyince, koşarak tuvalete  gittim.Lanet  tuvalet kilitliydi.Yanındaki erkek tuvaletine daldım.Suyu musluktan içip sınıfa koştum.Sınav başladı.Ohh bee sonunda yetişmiştim, yorgundum terlediğimden montumu askıya asmıştım.Soruları okumaya başladım.33.  sorudan sonra sınavdan sıkıldım.O kadar çok koşmamış olsam çıkıp gidicem ama kanımın son damlasına kadar oraya gelmek için uğraşmışım inat ettim oturup  çözmeye başladım.

Sabah "kalın giyinme, sınıflar sıcak olur" diyen o kardeşimi elime geçirsem hemen boğazını sıkıvericem ama yok yani...Üşüyorum montumu almaya kalksam kopya çekmekle suçlanabilirim.Telefona, tokaya karşı olan ÖSYM montumu giymeme ne derdi acaba?20 dk kadar soğuk terimle oturmaya devam ettim.Sonra gözetmenin gözlerinin içine bakarak kendimin bile zor duyacağı bir  sesle montumu alabilirmiyim dedim.Anladı mı anlamadı mı bilmem derhal arkaya koşup alıp geldim.3-5 saniyede askılığın ordakilerin kağıtlarından kopya çekmem mümkün değildi sanırım:))

Montumuda giydikten sonra boynum ağrıya ağrıya soruları çözmeye devam ettim.Türkçede mantık sorularına kadar pek zorlanmadım ama matematiği tümden unutmuş olduğumdan zorlanarak çözdüm.Hatta deneysel yaklaşımlarla sonuca gittim:))))

Lanet sınav bitti ama benim çilem bitmedi.Yolun aşağısında bahçelievler metro istasyonuna yürüdüm.Keşke metroyla gelseydim hiç yorulmazdım gibi son pişmanlıklarımı yaşadıktan sonra telefon kulübesine gittim.Kredi kartıyla çalışmaması çok ilginçti.Gişeye gidip kredi kartıyla çalışan başka telefon varmı diye sorunca adam ücretsiz 45 sn konuşabileceğimi söyledi.Çok sevindim.Hemen Melek'i aramak için telefonu elime aldım.Cep telefonlarını aramadığını anlayınca hayallerim yine yıkıldı.Evi ararım Büşra Melek'e iletir diye düşündüm.0312....  ile çevirmek istiyorum ama ne mümkün.Bir türlü arayamıyorum.Sonra başına kod eklemeden aramam gerektiğini  çözdüm.Sanırım cep telefonları hayatımızın içine türükmüş, telefon kulübesinden bile arayamayan tuhaf yaratıklara dönüştürmüştü.Anneme 45 sn de ne demek istediğimi anlatamayınca büşrayı yeniden diğer kulübeden aradım.

Melek iş telefonunu verince bu seferde güvenliğin 20 sn bağlamakla uğraşmasından bir türlü buluşma yeri ve saatini ayarlamayamadık.Pes edip  metroya bindim.sıhhıyede inip yukarı çıkarken 1 saat sonra Sincan fatih kavşağından bir sonraki durakta buluşmaya karar verdik.Yenikent otobüsüne nerden bineceğimi bulamayınca fatih dolmuşuna bindim.Şöfere beni indireceği yerde kulübe olması gerektiğini anlatırken adam bana cep telefonunu uzattı.Gözlerim nasılda sevinç çığlıkları atıyor anlatmamın mümkünü yok:))Yaklaşırken arayacağımı söyleyip oturdum.Optimumun önüne geldiğimizde şöfer telefonu arkaya uzattı.Melek'e nerde ineceğimi söyleyip kapattım.İndiğim yerde tozun toprağın içinde beklemeye başladım.Gelen giden olmayınca yoldan geçen karıkoca bir çiftten cep telelfonlarını rica ettim.Bir fatura kesik geliyorum abla diyen kardeşimi parçalamak istiyorum ama ne mümkün.15 dk yolda bekledikten sonra yolun karşısından bindiğim dolmuş geçerken su yeşili mantomdan adam beni tanıyıp son aranan numarayı yeniden arayıp yolu bir daha tarif etmiş:)))

Sonunda kardeşim geldi.Donmuş,yorgun ve aç olarak arabaya bindim.İş yerine gittiğimizde  can sıkıntısından bunları yazmaya karar verdim.Yanmış tavuk kanatları ve salata geldi.Açlıktan sesimi bile çıkarmadan çiğnemeden yutarcasına mideme indirdim.Hele o bayat çayı nasıl içtim orasını hiç bilemiyorum...

Hayat sıtkım sıydıldı...
Düş yakamdan artık...

12 Aralık 2010 Pazar

Leyla'nın Evi



Zülfü Livanelinin kitabının dün akşam okumuş ve çok etkilenmiştim.Kitap hakkında ayrıntılı bir bilgi vermektense kısa cümlelerle açıklayıp sadece alıntı yapmak istiyorum.

Kitapda evi elinden alınan Leyla'nın şahsında Osmanlı'dan günümüze İstanbul'un dönüşümü, göçmenlik, mülkiyet hakları, kuşak ve kültür çatışmaları, birbirini hiç tanımayan üç ayrı karakterin yaşamlarının kesişmesi anlatıyor.

Kentlisi-köylüsü, varsılı-yoksulu, din hocası, söz sahibi bankacısı, gazetecisi... Her birinin bir nedenle ötekinin yaşamına girdiği, onu değiştirdiği günümüz Türkiyesi... Ve bir roman kahramanı gibi öne çıkan pırıltılı Boğaziçinde, Bosnalılar Yalısının ilginç dünyası...

Kitapda "Bu da geçer ya hu yu" gülümseyerek okumak ve sık sık tekrarlamak mümkün.Bir gecede bitecek akıcı ve içine çeken bir kitap...

(İstanbul'un işgal edilmesinden sonra bir parola şeklinde bütün istanbul'a yayılan söz.

İşgal altındaki istanbul'da bu sözü evinin ya da iş yerinin duvarına asan herkes milli mücadeleyi desteklediğini gösterir ve işgali sessizce protesto edermiş.)

Zülfü Livanelinin Son Adasını da okumuş Leylanın Evi kadar etkilenmemiştim.

6 Kasım 2010 Cumartesi

Ole'li Pofuduk Cupcake

Bu cumartesi pofuduk lenass ve ben bu cupcakeleri beraber yaptık.Browni reklamındaki gibi pofuduk ve lenass cupcakelere saldırdılar.Annem hala mutfağımı temizlememizi bekliyor:))



Malzemeler :

  • 3 adet yumurta (oda ısısında bekletilmiş)

  • 80 gr bitter çikolata

  • 1,5 su bardağı tozşeker

  • 1,5 su bardağı un

  • 100 gr toz  haline getirilmiş fındık

  • 3 çorba kaşığı kakao

  • 1/2 su bardağı sıvı krema

  • 1 tatlı kaşığı kabartma tozu*

  • 1/2 paket  vanilya


Kreması için

  • 1 paket çikolatalı creme ole

  • 2 su bardağı soğuk süt


Öncelikle cupcake'lerimizi hazırlayalım. Yumurta, şeker ve vanilyayı beyazlaşıp köpük haline gelene kadar mikser ile çırpalım. Çikolatamızı benmari usulu eritelim. Eritiyimiz çikolatayı yumurtalı karışımımıza ilave edip, çırpmaya devam edelim.

Ayrı bir kapta un, toz fındık ,kabartma tozu ve kakaoyu tel çırpıcı ile karıştırarak harmanlayalım. Toz karışımı, çikolatalı karışıma katıp düşük devirden hızlıya devire doğru çırpalım. Toz karışım sıvı karışımın içerisinde kaybolunca kremamızı ilave edip çırpmaya devam edelim. Silikon kalıplarımı fırın tepsisinin üzerine yerleştirelim. Eğer silikon kalıbınız yoksa normal cupcake kağıtlarının içerisinde veya muffin fırın kalıplarınızın içerisinde de pişirebilirsiniz.. Kalıplara 1 yemek kaşığı kadar  kıyalım.Ağzına kadar doldurmayalım. Mutlaka 1 parmak pay bırakalım. Önceden 180 derecede ısıtılmış fırınımızda yaklaşık 20-25 dakika pişirelim. Keklerin çok kabarmaması , kalıp ile aynı hizada kalması gerekmektedir. Keklerimiz piştikten sonra tezgahımızda soğumaya bırakalım. Creme Ole'yi 2 su bardağı soğuk süt ile çırpalım. Normalinden daha yoğun, sıkılabilir bir krema olacaktır. Sıkma torbasına takacağınız geniş zevkinize uygun bir duy ile cupcake'lerinizin üzerilerini süslüyoruz.

2 Kasım 2010 Salı

Bal Soslu Kızarmış Muz



Malzemeler

  • 3 muz

  • 1 yumurta

  • 6 kaşık şeker

  • 1 paket kabartma tozu

  • 3/4  sb süt

  • 1 sb un

  • Tarçın

  • 2 sb çiçek yağı


Yapılışı

Yumurta,şeker ve sütü  derin bir kapta çırpın.Un, kabartma tozu ve tarçını karışıma ekleyip  sıvı bir hamur elde edin. Muzları 3-4 parçaya bölerek hazırladığınız sıvı hamura bulayın. Kızgın yağa atıp kızartın. Bir tabağa alıp üzerine bal dökerek  sıcak servis yapın.

Fırında Levrek



Malzemeler:

  • 5 adet levrek

  • 1 büyük soğan

  • 3 büyük patates

  • tane karabiber

  • defne yaprağı

  • 2 limon

  • 1/2 çay bardağı zeytinyağı

  • 3 kaşık tereyağı

  • 3-4 diş sarımsak

  • tuz


Hazırlanması:

  • Levrekleri iyice temizleyip yıkayın. İçlerine defne yaprağı tane karabiber ve biraz tereyağı koyup kenara alın.

  • Patatesleri ve soğanları halka halka doğrayın.Eğer vaktiniz var ise karabiber ve kırmızı biber ile tavada 5-10 dk kavurun.Yoksa çiğden kayabilirsiniz.

  • Fırın tepsini aliminyum folyo ile kaplayın.Patateslerin üçte ikisini tepsiye dizin. Üzerlerine aynı miktar soğanları yayın. bunların üzerine balıkları dizin.



  • Kalan patatesleri, soğanları, dilimlenmiş limonları, tane karabiberleri, defne yapraklarını balıkların üzerine yayın. Yarım çay bardağı zeytinyağı,tuz,dövülmüş sarımsakve 1 adet limon suyunu çırpıp balıkların üzerinde  gezdirin.

  • Tepsinin üzerini alimünyum folyo ile kapatın.

  • Önceden ısınmış 200C fırında 45-60 dakika pişirin. (son 5-10 dakika balıkların üzeri kızarsın diye folyoyu açarak pişirin)







31 Ekim 2010 Pazar

İrmik Helvası



Malzemeler


  • 2 su bardağı irmik

  • 1,5 su bardağı şeker

  • 1,5 su bardağı süt

  • 2 su bardağı su

  • 50 gram tereyağ

  • 1/2  çay bardağı zeytin yağı

  • 3 yemek kaşığı çam fıstığı veya 1 çay bardağı ceviz


Hazırlanışı


  • Yağı eritip irmiği  ve fıstıkları rengi değişene kadar kısık ateşte kavurun.

  • Suyu ve sütü kaynatın.

  • Kaynar su ve sütü kavrulup esmerleşen irmiğe ekleyin.(Süt yoksa tamanını su ile de yapabilirsiniz.)

  • Tencerenin kapağını kapatıp suyunu çekmesini bekleyin.

  • Suyunu çekince oacağın altını yapayıp  şekeri ilave edip karıştırın.

  • 10 dakika demlenmeye bırakın.

30 Ekim 2010 Cumartesi

Yalancı Profiterol

profiterol

Yalancı yalancı sana kimse inanmaz.Tadına bakan doyamaz:)

Malezemeler

  • 1.5 paket petibör büsküvi

  • 3 çay kaşığı toz şeker

  • 3 elma

  • 1 çağ bardağı hindistan cevizi

  • 1 paket çikolata sosu

  • 2.5 su bardağı süt


Hazırlanışı :

Önce elmalar rendelenir daha sonra ezilmiş petibör büsküvilerle karıştırılarak küçük toplar haline getirilir. Hindistan cevizine bulanıp tabağa  dizilir. Üstüne 2.5 su bardağı süt ile hazırlamış oldugumuz  çikolata sosu sogumadan dökülür.

Servis yapmadan önce dolapda bekletilirse tadı daha güzel olur.

Sevgilerimle LENASS

27 Ekim 2010 Çarşamba

Deli Dumrul




Deli Dumrul kurumuş bir çayın üstüne köprü yaptırmıştır. Geçenden 30, geçmeyenden döve döve 40 akçe almaktadır. Bunu niçin böyle yapmaktadır?

Çünkü delilerin - yani deli gibi görünmenin - bir ayrıcalığı vardır bu ülkede. Birgün azrail, canını aldığı bir ölü ve ağıt yakan kadınlarla karşılaşır. O kişinin azrail olduğunu bilmez ve aynı deliliği yapıp azrail'den hesap sormak ister. Bu tanrı'yı kızdırır ve dumrul'un canını alacağı anda af dileyen deli dumrul'dan canı yerine can bulursa onu bağışlayacağını söyler. Dumrul önce kırk yiğidine, sonra babasına en son olarakda annesıne gider.can ister hiç biri canını vermez.

Ölümü önemsiz kılacak bir güç var mıdır? Belki de aşk. Finalde seyirciyi farklı bir sürpriz bekliyor.

Yücel Erten imzalı Trabzon Devlet Tiyatrosu yapımı “Deli Dumrul”, ne yalan söyleyeyim, her türlü övgüyü gözü kapalı hak ediyor.

Girne Açık Hava Tiyatrosunda  pofuduğumun yanında , ayaklarımı uzatarak fotoğraf çekmeninse tadı bambaşkaydı.


 




















 


 



25 Eylül 2010 Cumartesi

3 Eylül 2010 Cuma

Tapınak Bekcisi

Fotoğrafçı:Özgür Türk


Bir kıbrıs gezisinden geriye kalanlar...

1 Eylül 2010 Çarşamba

Beşamel Soslu Fırın Mantı

[gallery]





Malzemeler:

bir paket hazır mantı (marifetli hanımlar içinde elde açılmış mantı)

Ara kıyma sos:

(tamamen isteğe bağlıdır)

*200 gr kıyma

*1 küçük soğan

*1 yk kaşığı salça

Beşamel sos için:

*2 büyük  sb süt

*20 gr terayağı

*20 gr  un  (yaklaşık 2 kaşık)

*yıkılmış maydonoz

*200 gr kaşar peyniri

Hazırlanışı:

Öncelikle hazır mantıyı kaynar suda haşlayıp süzüyoruz.Dahasonra beşamal sos hazırlıyoruz.

Tereyeağını eritip  içine un ekleyip kavuruyoruz ve azar azar süt ekliyoruz .Dikkat etmemiz gereken kısım ocak  kısık ateşde olmalı. ve topaklanmamısı için sürekli karıştırmayı ihmal etmemek , dar tabanlı ve derin kapda yapmak.Yaklaşık 2 çay kaşığı tuzuda eklemeyi unutmuyoruz.

Fırında mantı için sosumuzun akışkan olması gerekiyor.2 büyük sb süt beşamel sosu akışkan yapılacaktır.

Fırın mantımızı eğer daha zengin içerikli yapmak istiyorsak ara sos hazırlayabiliriz.200 gr kadar kıymayı, kıyılmış soğan ve salçayla kavurup, haşlanmış süzülmüş mantıların üstüne döküyoruz.İsteğe bağlı olarak bir sıra rendelenmiş yada dilimlenmiş kaşar peynirini kıymalı sosun üzerine ekliyoruz.Hazırlamış olduğumuz beşamel sosuda üzerine döküyoruz.

kıyılmış maydonuzu ve kalan kaşar peynirini fırın tepsisine ekleyip 180 C önceden ısıtılmış fırında 10 dk kadar fırınlıyoruz.

Sarımsaklı yoğurt hazırlayıp  servis yaparken fırın mantının yanına eklenebilir.

Aşk ile  mutluluk ile  yiyiniz.

Afiyet olsun