
Çok uzun zamandan beri okuyabilmek için çaba verdiğim, her seferinde okuyabilme ihtimalim üzerine çantamda, yastığım altında, yatağın yanında sürünen kitap Sunset Park! Okuması zor olduğundan değil, bir türlü beni içine çekemediğinden sanırım bu kadar zaman sonra bitirebildim.
Kitap, genç bir adamın çocukluktan olgunluk çağına geçişi sırasında, ailesi, ölen üvey kardeşi ve kendi vicdan azabıyla yaşadığı sürgünden, mezarlık karşısındaki terk edilmiş evdeki hasarlı karakterlerden bahsetmektedir.
Dikkat çekici olan kitabın sonlarına doğru Paul Auster’ın Türkiye'nin şimdiki durumunu anlatmış olması:
“… salman rushdie aleyhindeki fetva verildiğinde … on yaşındaydı… ingiltere’de yaşayan bir adamın yayımladığı kitabın, dünyanın öteki ucundaki ülkelerde pek çok kişiyi öfkelendirdiği ve bir ülkenin başındaki sakallının ingiltere’deki o adamın yazdıkları için öldürülmesinin caiz gördüğü haberi geldi…dünyanın öteki ucundaki ülkenin başındaki sakallı, eğer ingiliz’in kitabına karşıysa, yapacağı tek şey kitabı okumayı bırakıp bir yere kaldırmak ve sonra da unutmaktı…sözcükler zararsızdı, kimseye zarar verecek güçleri yoktu, bazı sözcükler bazı kişilere yakışıksız gelse de sözcükler ne bıçaktı ne de kurşun…
… büyüdükçe sözcüklerin tehlikesini, kudretlilere karşı nasıl bir tehdit oluşturduğunu, zorbaların ve polisin yönettiği ülkelerde kendini özgürce ifade etmeyi göze alan her yazarın tehlikede olduğunu daha iyi kavradı.
… çalışmalarının yaklaşık yarısı, ülkelerini eleştiren pek çok yazar ve gazetecinin hayatını ve güvenliğini tehdit eden türk ceza yasası’nın 301. maddesi gibi uluslararası sorunlar odaklanıyor. “
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder