26 Nisan 2011 Salı

Black Lab-This Night

 

Black Lab'e ait olan 'This Night' House MD  sezon 7 bölüm 16'nın açılış müziği olarak da kullanılmış ve beni benden alıp götürmüştür.

http://youtu.be/W-ntOkdvYOQ

There are things
I have done
There's a place
I have gone
There's a beast
And I let it run
Now it's running . . .
My way

There are things
I regret
To can't forgive
You can't forget
There's a gift
That you sent
You sent it . . .
My way

So take this night
Wrap it around me like a sheet
I know I'm not forgiven
But I need a place to sleep
So take this night
And lay me down on the street
I know I'm not forgiven
But I hope that I'll be given . . .
Some peace

There's a game
That I play
There are rules
I had to break
There's mistakes
That I made
But I made them . . .
My way

So take this night
Wrap it around me like a sheet
I know I'm not forgiven
But I need a place to sleep
So take this night
And lay me down on the street
I know I'm not forgiven
But I hope that I'll be given . . .
Some peace . . .
Some peace . . .
Some peace

25 Nisan 2011 Pazartesi

Alışveriş Özgürlüğümü Geri Ver



Sayı : B.02.1.GÜM.0.06.10.00-010.06.02 19/4/2011
Konu : Posta-Yolcu İşlemleri
GENELGE
(2011/23)


07.10.2009 tarihli ve 23955 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2009/15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eski Gümrük Kanununun Uygulanmasına Dair Kararın 134 üncü maddesinin
birinci, ikinci ve üçüncü fıkrası hükmü çerçevesinde 19/04/2011 tarihli gümrük GENELGESİ'NİN Gerçek kişilerin muafiyet sınırlarındaki kişisel bakım,besin takviyeleri,kozmetik alımlarını yasaklanması,muafiyet içerisindeki elektronik ve diğer alımlara sınırlama getirilmesi ,kişilerin özgür alıveriş hakkını elinden almaktadır.


İşte bu yüzden genelgenin iptali için sanal imza kampanyası başlatılmıştır.


Kazandığın parayı özgürce harcama hakkın için imzala!


Türkiyedeki bir avuç firma sahibinin isteğiyle çıkan (tekin acar,sevil  vb...) genelgenin iptali için imzala!


http://imza.la/alisveris-ozgurlugumu-geri-ver


Genelge iptal edilene kadar 1'e  alıp 10'a  satan zihniyetleri zengin etmeme kararı aldım.


http://www.facebook.com/home.php?sk=group_141038985968157&ap=1


 


 



21 Nisan 2011 Perşembe

Elton John Türkiye'ye geliyor

Dünya turnesi kapsamında Türkiye'ye gelecek olan 'Sir' unvanlı sanatçı 5 Temmuz'da İstanbul'da ve 6 Temmuz'da Ankara'da konser verecek. Ankara Arena'daki konseri mekan kapasitesi nedeniyle sadece 8 bin 500 kişi tarafından izlenebilecek.

Sınırlı sayıdaki VIP ve öğrenci biletleri Biletix'te satışa çıktı. Biletler yüzde 10 indirimle 26 Nisan'a kadar satışta kalacak.”

Nilly ve ben biletlerimiz aldık:)

Biletler  için TIKLAYINIZ:)



 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Elton John'un kariyeri...

Londra'daki İngiltere Kraliyet Müzik Akademisi'nden mezun olan ve henüz 15 yaşında kurduğu Bluesology grubuyla müzik kariyerine başlayan Elton John, 1970'lerden günümüze 450 milyondan fazla satılan albüm ve 40 milyondan fazla satılan single ile dünya çapında önemli bir hayran kitlesine sahip.

Elton John, Disney yapımı "The Lion King" filmi için Tim Rice'le bestelediği şarkılardan oluşan albümle Amerika'da bir numaraya otururken, filme de en iyi film müziği dalında Oscar kazandırdı. Yine, 90'lı yıllarda AIDS ile mücadele için oluşturduğu fon ve bu fona kaynak yaratmak için Bonnie Rait, Paul Young, KD Lang ve George Michael ile birlikte yer aldığı "Duets" albümü dünyada milyonlar sattı ve kendisine En İyi Erkek Pop Şarkıcı ödülü ile birlikte aynı zamanda ilk Grammy Müzik ödülünü de getirdi.

Ancak, sanatçının kariyeri boyunca asla unutulmayacak ve onun dünyanın her köşesindeki müziksever tarafından tanımasını sağlayacak en önemli çalışmasının çok sevdiği ve yakın olduğu Galler Prensesi Diana'nın ölümünden sonra 1997 yılında ona ithafen bestelediği "Candle in the Wind" adlı single olduğu söylenebilir.

Dünya çapında 33 milyon satılan single, Elton John'un önemli ve kırılması zor bir rekora imza atmasını sağladı. 1998 yılında Kraliçe Elizabeth'ten Şövalyelik, yani "sir" unvanı alan sanatçı, Rolling Stone dergisi tarafından gelmiş geçmiş en iyi ilk 50 müzik sanatçısından biri olarak gösterildi.

12 Nisan 2011 Salı

Fotoğrafda Işık Kullanımı

İyi  fotoğraf çekmek için önce ışığı görmek, onu kullanabilmek, gerekiyorsa yönlendirmek gerekir.Kendi adıma still life yada stüdyoda çekilmiş fotoğrafları  incelerken exif bilgileri,  model yada objenin nerden ışıklandırıldığı gibi birtakım sorular aklımı meşgul eder.Bir çok sitede exif bilgilerini görmek  mümkün.Artık ışığın,makinanın ve modelin yerlerine ait diyagramları görmekte mümkün:)

http://strobox.com/photos


 




 



 

11 Nisan 2011 Pazartesi

Notre Dame''ın Kamburu" Bale Sahnesinde

Victor Hugo'nun ölümsüz yapıtını 26 mart sabahı önce filmini izleyip akşam balesini seyrettim.Kambur zangoç Quisamodo'nun gözünden anlatılan  eser filmeden farklı bir sonla bitirek bizi şaşırttı.






Koreografisinden müzik düzenlemesine, orkestra yönetiminden dekor ve kostümlerine kadar tamamen Türk prodüksiyonu olan eserde, olaylar "Esmeralda" adındaki güzel çingeneye büyük hayranlık besleyen ancak tüm çabalarına rağmen onu katedralin papazının entrikalarından koruyamayan kambur zangoç Quisamodo'nun gözünden sahneye aktarıldı.



Koreograf Volkan Ersoy Hugo'nun eserindekinden çok farklı ilerlediğini dile getirip, şöyle devam etti: "Karakterler aynı ancak insanların başına gelenler ve sonları farklı. Çünkü balede çok önemli bir koreografik anlatım var, siyah ve beyaz, iyi kötü, güzel çirkin olmak durumundayız. Bunların anlamını tam olarak sergileyemezsek, seyirci izlediğinden net anlatım elde edemez. Bu nedenle librettoyu Hugo'nun eserinden farklı algıladık.

Zangoç bizde yeni bir karakter. Kendisi çirkin ama kalbi çok temiz. Müthiş bir aşk var içinde. Babasının gizlice sevdiği kadına aşık. Ayrıca müthiş bir sırdaş, konu kendi hayatına gelip dayansa da sırrı paylaşmıyor. Müthiş bir sadakat duygusu var. Bütün konuyu bunun üzerine çevirdik."

"Seyircileri beklenmedik şekilde uğurlamak istiyoruz. Çünkü en çok finaller akılda kalır. Biz de hem bale tekniğinden biraz daha farklı hem de görsel sahne tekniğini zorlayabileceğimiz bir final yaptık. Finali de librettoya yazmadık, seyircinin görmesini istiyoruz" dedi.

Bu durumda sonunuda yazmak bana düşmez:)

MAKYAJ HAZIRLIKLARI 3 AY SÜRDÜ

Gösterinin zor makyajının hazırlıklarının 3 ay önce başladığını dile getiren Macit Kavuncu, istenilen görüntüyü elde edebilmek için bir heykeltraş, bir ressam ve bir makyaj ustası gibi çalıştığını söyledi.Kavuncu, Quisamodo karakterinin makyajının hazırlık aşamasını ise şöyle anlattı.

"3 ay önce gösteriyi sahneye koyan koreograflar Armağan Davran ve Volkan Ersoy ile bir görüşmemiz oldu. Akıllarından geçen farklı bir Notre Dame’ın Kamburu’ydu. Zangoç kambur Quisamodo, sahnede dans edecekti. Vücudunda kusurlar olan bir karakterin estetik bir dans gösterisine uyarlamak oldukça zor bir işti, başardılar. Ancak zor olan bir nokta daha vardı ki dans eden bir karakterin yüzünde bu zor makyajın sabit kalabilmesi. Sahnede bir bale gösterisinde yoğun bir performans harcayan dansçının hem sürekli hareket halinde olması, hemde terlemesi protezlerin düşmesine sebep olabilir. Bu makyajı uygulayabilmek ve sahnede böyle bir aksiliğin yaşanmaması için 2,5 ay farklı malzemelerle denemeler yaptık. Gösteride Quisamodo’yu canlandıracak 3 farklı dansçı için kalıplar hazırlandıktan sonra farklı malzemeler kullanarak denemeler yaptık. Defalarca 10-12 saat başında çalıştığım kalıbı çöpe attığım oldu."



 

Makyajın ve protezlerin her oyun sonunda çöpe atıldığını da ifade eden Kavuncu, her oyun için protezlerin yeniden hazırlandığını söyledi ve her 2 saatlik oyun için 3 saat makyaj yapıldığınıda belirtti.

Sizde izlemek isterseniz 30 nisan cumartesi günü için 15 gün önceden biletinizi almayı unutmayın.

Not:Orkestra, bale ve teknik ekiple yaklaşık 130 kişilik kadrosu bulunan "Notre Dame'ın Kamburu" balesinin mart biletlerinin, ilk satışa sunulduğu gün 40 dakikada tükendiği bildirildi.

6 Nisan 2011 Çarşamba

Paprika-2006-Japonya



 

Ankara Film festivalinde izlediğim 3.filmdi. Inception filmine benzemesi dikkat çekici.Anlaşılan Inception filmine fikir babalığı yapmış...

Terapistlerin, hastaların rüyalarına girip bilinç altlarındaki sorunları öğrenmek için tasarlanan bir aletin (DC- mini) kötü insanların eline geçmesiyle neler olabileceğini anlatılıyor.Rüyalarımızın, hayatımızdaki en küçük ayrıntıdan oluştuğunu  ve bastılırmış bilincin rüyalarda özgürleştiğini  gösteren bir film...

Mükemmel bir hayal gücü,düşmeyen bir tempo...



Anime severlerin mutlaka izlemesi gerekir:)


-Sence rüyalar ve Internet birbirine benzemiyor mu?
-İkisi de bastırılmış bilinci özgürleştiriyor.(Filmden)




 

4 Nisan 2011 Pazartesi

SUNSET PARK



Çok uzun zamandan beri okuyabilmek için çaba verdiğim, her seferinde okuyabilme ihtimalim  üzerine çantamda, yastığım altında, yatağın yanında sürünen kitap Sunset Park! Okuması zor olduğundan değil, bir türlü beni içine çekemediğinden sanırım bu kadar zaman sonra bitirebildim.

Kitap, genç bir adamın çocukluktan olgunluk çağına geçişi sırasında, ailesi, ölen üvey kardeşi ve kendi vicdan azabıyla yaşadığı sürgünden, mezarlık karşısındaki terk edilmiş evdeki hasarlı karakterlerden bahsetmektedir.

 

Dikkat çekici olan  kitabın sonlarına doğru Paul Auster’ın Türkiye'nin şimdiki durumunu anlatmış olması:


“… salman rushdie  aleyhindeki fetva verildiğinde … on yaşındaydı… ingiltere’de yaşayan bir adamın yayımladığı kitabın, dünyanın öteki ucundaki ülkelerde pek çok kişiyi öfkelendirdiği ve bir ülkenin başındaki sakallının ingiltere’deki o adamın yazdıkları için öldürülmesinin caiz gördüğü haberi geldi…dünyanın öteki ucundaki ülkenin başındaki sakallı, eğer ingiliz’in kitabına karşıysa, yapacağı tek şey kitabı okumayı bırakıp bir yere kaldırmak ve sonra da unutmaktı…sözcükler zararsızdı, kimseye zarar verecek güçleri yoktu, bazı sözcükler bazı kişilere yakışıksız gelse de sözcükler ne bıçaktı ne de kurşun…

… büyüdükçe sözcüklerin tehlikesini, kudretlilere karşı nasıl bir tehdit oluşturduğunu, zorbaların ve polisin yönettiği ülkelerde kendini özgürce ifade etmeyi göze alan her yazarın tehlikede olduğunu daha iyi kavradı.

… çalışmalarının yaklaşık yarısı, ülkelerini eleştiren pek çok yazar ve gazetecinin hayatını ve güvenliğini tehdit eden türk ceza yasası’nın 301. maddesi gibi uluslararası sorunlar odaklanıyor.

2 Nisan 2011 Cumartesi

Shakespeare



Shakespeare said:
I always feel happy, You know why?
Because I don't expect
anything from anyone,
Expectations always hurt..
Life is short.. So love
byour life.. Be happy..
And Keep smiling.. Just Live for yourself and

Before you speak Listen
Before you write Think
Before you spend Earn
Before you pray Forgive
Before you hurt Feel
Before you hate Love
Before you quit Try
Before you die Live

That's Life...Feel it, Live it & Enjoy it.


Shakespeare der ki:
Kendimi her zaman mutlu hissederim.
Neden biliyor
musunuz? Çünkü kimseden bir şey ummam. Beklentiler daima yaralar.
Hayat
kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin.
Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin.


Sadece kendiniz için yaşayın ve;

konuşmadan önce dinleyin,
yazmadan önce düşünün,
harcamadan önce kazanın,
dua etmeden önce bağışlayın,
incitmeden önce hissedin,
nefret etmeden önce sevin,
vazgeçmeden önce çabalayın,
ölmeden önce yaşayın.

Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.

1 Nisan 2011 Cuma

cuma...

Gri bir  cuma akşamı...

Hava bulutlu...

Dışarda ılık bir rüzgar var...

Eve gider gitmez, kulaklığımı takıp yorgunluktan adım atamayacak hale gelecek kadar yürümek...

Yağmurda ıslanmak istiyorum...

Hiçbirşeyi düşünmeden...

Müziğin ritmiyle kaybolmak ...
http://www.youtube.com/watch?v=g3O4dmL4-44&feature=related